Perşembe, Aralık 08, 2005

orta oyunu

bugün capoeira ile ilgili bişeyler izledim de aklıma geldi. capoeira afrika'dan (özellikle) brezilya'ya getirilen siyah insanların kültürünün bir parçası olarak tanımlanıyor. özgürlük mücadelelerinin bir parçası aynı zamanda. ama kendisi aslında bir çeşit dans, oyun.

bizim kurtuluş ve özgürlük mücadelesi anlatılarımızı düşündüm. aklıma ilk gelenler sırtında cepheye cephane taşıyan nineler, gaza gelip top mermisi kucaklayan askerler, ölümüne savaşan insanlar ve daha niceleri. yalnız eğlence ile ilgili hiç bişey gelmedi aklıma. yahu bu insanlar eğlenmek için hiç bişey yapmıyolar mıydı? şarkılar yalnızca yarim uzakta, sıladan ayrıyım havasında mıydı? birisi de çıkıp "ya bi çiftetelli çal da iki göbek atalım!" demedi mi? "bak bak şimdi ismet paşa olucam" diyip taklit yapmadı mı? ya da bi orta oyunu oynamadı kimse? 4 yıl 1. dünya savaşı artı 4 sene kurtuluş savaşı boyunca? aklıma gelen tek eğlence valsler ve balolar nedense. ki onlar da savaştan sonra oluyor sanıyorum.

walla efendim kendi tarihimizi anlatırken bile öyle karikatürize etmişiz ki nedenini bilmesek bile yabancı yabancı rahatsız oluyoruz. hemen açıklayayım karikatürize etmeyi tek taraflı büyüteç tutmak olarak kullandım. grotesk desem belki daha anlamlı olurdu. karikatürlerde bir devlet büyüğünü çocuksu yanıyla göremeyiz mesela ya da o yanını görsek iyi bir baba figürü olarak göremeyiz ya o bakımdan. bize de bu savaşları hep acı ve gözyaşı olarak anlattılar. e bi yerden sonra inandırıcılığını yitiriyodu gözümde. nedenini de şimdi buldum. artık gerçekçi gelmiyo çünkü. en zor durumda bile çevrede bi radyo bulunduran, o da olmadı bir türkü tutturan şimdiki zaman türkiyelisini gördükten sonra hiç inandırıcı gelmiyo hele.

yeter bugünlük bu kadar yazdığım.

sonum hayrola...

Hiç yorum yok: