Cumartesi, Aralık 30, 2006

alla alla güneş kim ki acaba?

son bi kaç gündür yazayım diyorum diyorum, yazamıyorum. tam yazmalık havamdaydım. ama giderek dağılıyor bu hava. hazır itkiler de gelmişken bişeyler yazayım. hayatım bu kilometretaşlarını işaretleyeyim. (güneş)

bakıyoruz en son ne zaman yazmışım, pihüüvv september 21st. september, october, november, december, 3 ayı geçmiş be. (güneş de ne garip insan haa.) 3 ayda neler değişti neler.

hemen konuya gireyim, kendi kendime 3 ayımı özetleyeyim. öncelikle iş hayatında ilerleme kaydettiğimi söyleyebilirim. artık bir iş adamı olmak için bir çok adımı atmış bulunmaktayım. hanise iş adamı, hatta bir yönetici olucam. demin de güneşle onu konuşuyoduk. "senden süper iş adamı olur" dedi bana. şöyle bir hahayt diyecektim refleks olarak. sonra düşündüm, haklı kız. 5 ay önce beni tanıyan birine söyleseydiniz memin iş adamı olacakmış diye, hıhı tabii der, güler geçerdi. 2 sene önce söyleseydiniz memin iş adamı olacak diye, acıyan gözlerle bakardı size. ne dediğini bilmiyor diye.

oluyorum işte. iş adamı oluyorum. bir oyundu bu, gerçek oluyor. zaman zaman yazdığım gibi kurallar değişiyor, insanlar değişiyor, oyun baki. ama işin kötüsü hangi oyunda hangi rolü oynuyorsak o insan oluyoruz. belki kendimizi kandırıyoruz bazen ama yemiyor genelde.

gelelim biraz daha yakın zamana. çok yakın zaman içerisinde çok eskilerden, çok güzel şeyler yaşadım yeniden. içim bi hoş oldu, hayat allak bullak. son 10 senelik hayatımı tepe taklak ederek yaşadığım son 6 ay tepe taklak oldu tekrar. hacı yatmaz misali, her şey eski haline dönebiliyormuş. ne yaptım? oturdum bitirme ödevi için, gece gündüz program yazdım efendim. ama bu yalnızca görünen kısmıydı. bakınız aklımda kalan olayları şöyle sıralayayım:

  • ödev yapabilmek için işten izin aldım
  • işe gitmedim, gece gündüz program yazdım
  • programı güzel yazdım
  • alkole çok ciddi bir para yatırdım
  • program yazarken sürekli tekila ve sigara içtim
  • hasta oldum
  • hiç kendime bakmadım alkole ve soğuğa devam ettim
  • görkem'i hazırladığı rapor için eleştirdim
  • noktalama işaretlerini falan değiştirdik, düzellttik güneş'le
  • hocanın peşinde koşturup, ödevi vermeye ve/veya göstermeye çalıştık
  • sabah hocayla buluştuktan sonra bütün gün okulun kantininde oturduk, çay - sigara yaptık
  • nedenini anlamasam da bi süre daha aklımdan çıkmayacak birisiyle tanıştım
  • zardanadam dinledim
  • hastalığımı annemin dizinin dibinde daha ağır yaşadım
  • hastalığımı bahane ederek işe gitmedim
  • zardanadam dinledim
  • zardanadam'ı çok sevdim.
evet yeter bu kadar. zardanadam beni çok garip duygulara sürükledi. herşey öyle üstüste geldi ki, çok güzel oldu herşey. heyoo. böyle bir umut bir sevinç doldu içim. bağıra çağıra şarkılar söylemek istedim. dinlediğim şarkıları söyleyecek biri olsun istedim. kumdan kaleler dinlediğim zamanlar geldi aklıma. o zamanlar da çok mutluydum. güzel günlerdi.

asıl konuya gelecektim ama asıl konunun olmadığını hatırladım. içim bıcır bıcır oldu yaa. eheh. "ama aşkım yok" ile "kalbim yok, itin tekiyim ben" arasında bi yerde kaldım ben. halbuki "aşk, sevgi, he he tabii, moskova projesi nooldu? tiyatro çalışmaları nasıl gidiyo? bitirme için hangi platformu kullansak? oha parayı ödememişler! abicim atın gelmeyenleri!" gibi bir yerdeydim. eheh. şimdi patron bakıyo da bana, bişeyler diyo ben de bakıyorum ona, anlıyo o: "beni burda tutan hiç bişey yok" diye baktığımı. yazık. ama bir yandan da yönetim toplantıları organize ediyorum. değil mi güneş?

bakalım hayat bizi nereye sürükleyecek. bişeylerin en az seviyede de olsa düzenli bir yapıya kavuşması gerekiyor sanki. ama benim hayatımda bu hiç olmadı ki. bundan sonra da olmaz. hep olmuş gibi yaparlar. ama olmuyor yok.

bir kaç zaman daha iş yapayım ben. azımsanmayacak derecede de para birikiyor haa, söylemesi ayıp. öyle ki bir kaç ay daha çalışıp bıraksam mı işi diyorum. ama olmaz ki. illa ki bi işte çalışılacak yani. surrender olmadan gerçek hayatla uzlaşmak lazım. onu yadsımayı bırakalım hep beraber. (bu "yadsımak" sözcüğünün anlamı üzerine de çok tartışmıştık bir zaman, sözlüksüz bir ortamda.) yapacak çok iş var haa. garip şu ticaret hayatı.

hah bu noktaya gelelim. biraz daha bunun üzerine konuşayım. ben niye bu işi yapıyorum? dediğim gibi son 10 yıllık hayatımı tepe taklak edecek bir 6 ay yaşadım. ve daha da yaşıycam. bunu yapmamın en büyük nedeni burdaki challenge idi. (bu konudan daha önce bahsetmiş miydim güneş? evet sanırım bahsetmiştim, o zaman özetleyelim di mi?) hiç ilgilenmediğim ve yeteneğim olmayan ticaret işlerini öğrendiğimi düşünüyorum az çok. şimdi de yöneticilik öğreniyorum yavaş yavaş. bi kaç ay sonra dehşet bi insan olabilirim. istenilen anlamı alınabilir dehşetin.

ay yeter kendimden bahsettiğim. sıkılıyorum kendimden. hele bu ara pek bi sıkıcıyım. hiç keyifli bi insan değilim. daha bahsetmek istediğim çok şey vardı esasen. ımm. bi de şunu söyleyeyim: güneş'in doğum gününü unuttum ben. daha doğrusu zamanını kaçırdım. sonra da ayak yaptım sanki hiç unutmamışım da yanlış biliyormuşum gibi. öyle de güzel oynadım ki. eheh. eşeğim haa. ama mazeretim var yaaa, yeni yıla kaç gün var deseniz, hiç bir fikrim yok yani. zaman kavramım falan yok şu sıra. ondan yani. ahah, eskiden insanlar beni doğum günü takipçisi olarak bilirlerdi, o bile değişmiş haaa. eheh.

velhasılı bu ara pek bi havaiyim. bahar geldi de sanki, beni bu havalar mahvetti. hayat güzel bea. değişik, değiş,k böyle.

uzuyo ya yazı, daha da bir dolu şey geliyo aklıma yazacak. sağlıcakla kalın...

zardanadam'dan şey, mucize, hepsi hepsi hayat nasıl olsa bi de benim gözlerim ne renk dinleyin. kendinizi aşık gibi hissedin... mutlu olun.

haa bi de güneş'le kardanadam yapıcaz. ısınan küresellere inat. di mi kız?